Türkiye’de ortalama yıllık meyve ve sebze üretimi 50 milyon ton olarak hesaplanmaktadır. Bu üretimin %25-40 arası, yani yaklaşık 12-20 milyon tonu ne yazık ki hasat sonrasında kayba/zarara uğrayıp ekonomik değerini yitirmekte veya tamamen ortadan kalkmaktadır. Bu miktar bazı AB üyesi ülkelerin toplam üretiminden fazladır. Gelişmiş ülkelerde ise bu kayıp/zarar oranı %20-25 arasında kalarak daha yönetilebilir bir haldedir. Bu büyük kayıp miktarına ilave olarak üretilen taze meyve sebzenin sadece %4-5’ini ihraç edebildiğimizi hatırlatmak isterim.
Bu bağlamda ortada büyük bir dış ticaret potansiyelin bulunduğu ve bu potansiyelin ne yazık ki verimli kullanılamadığı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir uluslararası ticaret hukukçusu olarak, dış ticaretimizde bu kadar potansiyeli olan bir konuda ihracatçılarımıza hukuki bir bakış açısı kazandırmak amacıyla, söz konusu ticari faaliyetleri yürütürken dikkat edilmesi gereken noktaları ve uygulamada karşılaşılan bazı olumsuzlukları aşağıda paylaşmak istiyorum.
Ticaret Süreci, Meyve veya Sebzenin Çiçeklenmesinden veya Dikiminden İtibaren Başlamaktadır
Temel olarak yaptığımız yanlışlardan bir tanesi dış ticaret konusu olacak olan meyve ve sebzeyi bir ürün olarak bakmamız ve sadece görüşünün ve tazeliğinin kalite konusunda bir kriter olabileceğini düşünmemizdir. Halbuki meyve ve sebzeler, içinde ve etrafında canlılıklar olan varlıklardır. Bu varlıkların yaşam döngüleri dikimden ve çiçeklenmeden itibaren başlamaktadır.
Bu bağlamda, hastalığa sebep olup ürünün kalitesini düşürecek her türlü etmenin öncelikle üretimin yapılacağı araziden bertaraf edilmesi sağlanmalıdır. Örneğin, toprağa düşmüş veya bir önceki hasat döneminden kalmış olan ürün, yaprak veya dalların, hastalık yayıcı sporları ve bakterileri dikilmiş veya çiçeklenme aşamasındaki ürüne bulaştırma olasılığı kesindir. Kısaca, ürünün kalitesine etkileyen en önemli faktör hastalıklardan arınmış bir arazi üzerinde üretimin yapılmasıdır.
Gelişme Döneminde İlaçlamanın Önemi
İlaçlama, gerek hastalıklardan kurtulmak gerek korunmak için meyve ve sebze üretiminde büyük dikkat ve özen gerektiren bir konudur. Güncel tartışmalar bir yana, ilaçlamanın bilimsel yöntemler ve uzmanlar denetiminde yapılması özellikle ihraç konusu olan ürünlerimizde hayati önem arz etmektedir. Bana en sık sorulan sorulardan bir tanesi ilaçlama kuralları ile ilgili olarak hangi ülkenin kurallarının uygulanacağıdır? Bu konuyu bir örnekle açıklamak istiyorum: Almanya’ya ihraç ettiğimiz ürünlerde Alman gümrük otoritelerinin yaptıkları inceleme sonucu ülkenin gıda düzenlemelerine aykırılık tespit edildiği için ürünlerin ülkeye girişine onay verilmediğini düşünelim. Bu durumda alıcı ve satıcı arasındaki ilişkide ürünlerin üzerindeki ilaç kalıntılarıyla ilgili olarak Türk Gıda Mevzuatı mı Alman Gıda Mevzuatı mı uygulanmalıdır? Bu sorunun kısa cevabı, şayet taraflar arasında aksi bir anlaşma yok ise, Satıcının hukuku olarak Türk Hukuku’nun uygulanmasıdır. Diğer bir ifade ile ürünün Türk Hukuku’na uygun olarak üretilmesi durumunda, ürünlerin Almanya Gümrük Otoritesi tarafından serbest dolaşıma sokulmaması nedeniyle satıcı sözleşmeyi ihlal etmiş sayılmayacaktır; alıcı ürünlerin bedelini ödemek zorundadır (Merak edenlere Alman Federal Mahkemesinin meşhur “Midye Davası- Mussel Case” isimli kararını okumalarını öneririm).
Ancak, bu genel açıklamanın ardından, ürünlerin tüketicinin beğenisine sunulduğu pazarın düzenlemeleri ve beklentilerini yönetmenin de ticaretin sürekliliğinin sağlanması amacıyla dış ticaret erbabı için anahtar önemde olduğunu vurgulamak isterim. Bu nedenle, Avrupa Meyve Sebze Üretimi ve Tedariki Birliği (EUROFEL)’in kendi üyeleri için hazırladığı “COFREUROP” isimli model sözleşmedeki koşul, etiket ve paketlemeye ilişkin düzenlemelerde açıkça “ürünlerin pazara sunulacağı ülke kurallarının uygulanacağı” belirtilmektedir. Bu bağlamda taze meyve ve sebze ticareti ile uğraşanların, ürünlerin niteliği ve kalitesine ilişkin ithal pazardaki zorunlu düzenlemeleri, gerekirse alıcılardan talepte bulunarak mutlaka takip etmelerini tavsiye ederim.
Değerli Bir Ürün Tedariki için Hasat ve Depolama Çok Önemlidir
Hasat, bitkinin toprakta veya bitkiden ayrıldığı yaşam döngüsüne ayrı bir canlı varlık olarak devam etmesini sağlayan aşamadır. Doğru zamanda, doğru ekipman ve eğitimli personel ile doğru şekilde yapılacak olan hasat, meyve veya sebzenin uzun süre sağlığını dolayısı ile görünümü ve ticari değerini koruması açısından anahtar rol oynayacaktır.
İkinci olarak ürünün doğru sıcaklıkta ve hijyen koşulları sağlanmış depo ve taşıma araçlarında bulundurulması, alıcı ve satıcı arasındaki uyuşmazlıkların azaltılmasına katkı sağlayacaktır.
Teslim Sonrasında Alıcının Ayıpları Bildirim Yükümlülüğü Olduğu Unutulmamalıdır
Uluslararası Meyve ve Sebze ticareti ile uğraşan dış ticaret erbaplarımızdan duyduğum en büyük şikayet, teslim ettikleri ürünler ile ilgili olarak ayıp bildirimlerinin ya hiç yapılmayıp alacaklarından mahsup edilmesi, ya da teslimin sorunsuz yapılmasına rağmen aylar sonra ürünlerin ayıplı olduğu gerekçesi ile ihbarlar yapılarak taleplerin gelmesidir. Bu işlemler, uluslararası ticaret hukukuna aykırı olarak ihracatçılarımızı son derece zor durumda bırakmakta ve kabul edilemez durumlar yaratmaktadır.
En büyük ihraç pazarımız olan Avrupa Birliği ülkelerinin mahkemeleri uluslararası ticarete konu olan ürünler hakkında çıkan bu tür uyuşmazlıklara nasıl bakıyor? Siz değerli okuyucularım için yaptığım araştırmayı aşağıda paylaşıyorum:
- Almanya Düsseldorf Mahkemesi, 1992 yılında kornişon ithalatı için verdiği bir kararda yüklemeden itibaren 7 gün içinde incelemenin ve ihbarın yapılmasına karar vermiştir.
- Belçika RB Mechelen Mahkemesinin 2002 yılında domates için verdiği bir kararda birkaç gün içinde üründeki ayıpların bildirilmesi gerektiğine karar vermiştir.
- Almany Saarbrücken mahkemesinin 1998 yılında taze çiçekler için verdiği bir kararda teslim ile birlikte ayıpların ihbar edilmesi gerektiğine karar vermiştir.
- Hollanda mahkemesinin 2003 yılında pırasa ithalatı hakkında verdiği bir kararda teslimatın ardından derhal incelenerek ihbarın yapılması gerektiğini karar vermiştir.
- Belçika Oberster Mahkemesinin 1998 yılında ananas alımı için verdiği bir kararda, COFREUROP model sözleşmesi kullanıldığı için, derhal-“immediate notice” ürünlerin kontrol edilip ayıpların bildirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Sonuç olarak, özellikle taze meyve sebze ticareti yapılırken satıcının kaliteli ve insan sağlığına uygun üretim yükümlülüğüne hassasiyet göstermesi; alıcının da teslim aldığı ürünün derhal inceleyerek ayıpları en kısa sürede satıcıya bildirmesi uluslararası ticaret hukuku açısından bir kuraldır. Siz değerli ihracatçılarımızın girdikleri ticari ilişkilerde bu hak ve yükümlülüklerin farkında olarak faaliyetlerinizi devam ettirmenizi temenni ediyorum.
Sonuç ve Tavsiyeler
Yukarıdaki açıklamalarım ışığında ülkemizin uluslararası taze meyve ve sebze ticaretinden yeterli payı alamadığı ama doğru adımlar atılır ise büyük bir potansiyelin olduğu açıktır. Bu çerçevede dış ticaret erbaplarımızın ticari ilişkilerini devam ettirirken ve sözleşmeleri hazırlarken aşağıdaki hususlara göz önüne almalarını tavsiye ederim:
1) Dikim ve üretim sürecinin kabul edilmiş bilimsel ilke ve kurallara uygun olarak yapıldığının raporlar, fotoğraflar, tespitler ile delil oluşturulması uyuşmazlıkların çözümünde büyük önem taşımaktadır.
2) Hasat ve depolama süreci ile ilgili olarak alıcı ile sürekli iletişim halinde olması, mümkün ise koşulları bildiği ve kabul ettiğine ilişkin yazışmaların yapılmasını tavsiye ederim.
3) Ambalajlama, kasalama, taşıma, etiketleme, ithalat için gerekli belgeler ile ilgili olarak ürünlerin pazara sürüleceği ülkenin kurallarının alıcı tarafından satıcıya bildirilmesi İthalat ülkesinin müdahaleci/zorunlu kuralları ile ilgili olarak sonradan ortaya çıkacak olan uyuşmazlıkların çözümünde büyük fayda sağlayacaktır.
4) Taze meyve ve sebze ticaretinde günler, hatta saatler ile yarışılmaktadır. Bu bağlamda taşıma ve lojistik işinin kimin tarafından organize edileceği kilit önem arz etmektedir.
5) Uluslararası ticaret hukukunda teslim edilen ürünlerin derhal muayene edilip, ayıpların bildirilmesi ürünlerin niteliği gereğidir. Alıcının bu uygulamanın aksine yaptığı her türlü işleme itiraz edilmeli, sonuçta ticari ilişkilerin menfaati gereği ilgili maliyet kabul edilse bile bu eylem ve işlemin uluslararası ticaret hukukuna uygun olmadığı hatırlatılmalıdır.
“Uluslararası Taze Meyve ve Sebze Tedarik Sözleşmelerinde Dikkat Edilmesi Gereken Konular”, yazısı ile ilgili merak ettikleriniz ve verilen hizmetler hakkında daha detaylı bilgiler almak için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.