Son zamanlarda uluslararası ticarette artan bir farkındalık ile çevre ve sosyal haklar konularında tarafların hak ve yükümlülüklerini etkileyen uluslararası ticari sözleşmelete kurallar konarak denetlenmektedirler. Bu durumu döngüsel ekonomiye geçiş öncesi bir ara aşama olarak görüyorum ki bu ise bambaşka bir yazının konusu.
2 NİSAN 2013 tarihinde Bangladeş’te Rana Plaza isimli bina çökmüştür. Bu binada yabancı şirketler için düşük ücretli konfeksiyon çalışanlarından 1127 kişi ölmüştür. Haftalar sonra dış kaynak kullanarak üretim yapan firmalar tehlikeli çalışma koşulları ile ilgili olarak büyük kamu baskısı altında kalmışlardır. Bu baskıya ilk cevap veren ucuz özel tasarım ürünleri ile ön plana çıkıp dünya devi haline gelen H&M’dir.
Bu firma bütün tedarikçileri ile çalışma koşullarının iyileştirilmesine ilişkin sözleşme imzalamıştır.
8 TEMMUZ 2013 tarihinde 70 Avrupalı Marka iş güvenliği konularında iyileştirme yapılması için bir plan ve üretim yapan fabrikaların denetimi konusunda hukuken bağlayıcı bir anlaşma yapmışlardır.
10 Temmuz 2013’de 17 Kuzey Amerikalı firma (Walmart/GAP/TARGET) Bangladeş’te ki fabrikaların iş güvenliğine ayrılan fonların aktarılması temelli planlarını açıklamışlardır. Planın hukuken bağlayıcılık bulunmamaktadır.
Sonuçta, Avrupa markaların yaptığı bağlayıcı ve denetim içerikli plan anlaşma başarılı olmuşken Kuzey Amerikalı markaların yaptığı plan ve sağlanan fonlar kötü niyetli tedarikçiler tarafından haksız kullanılmıştır.
Son zamanlarda bu çevre ve sosyal haklar uluslararası ticarette artan bir farkındalık ile uluslararası ticari sözleşmelerde tarafların hak ve yükümlülüklerini etkileyen kuralar koyarak denetlemektedirler. Bu durumu döngüsel ekononime geçiş önece bir ara aşama olarak görüyorum bu bambaşka bir yazının konusu.
Bu eğilim kamuoyu desteği ile birleşerek bugün uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından insiyatifi ile bazı standartlar oluşmuştur. Örneğin:
- Birleşmiş Milletler- Sorumlu Sözleşme için İlkeleri ( Principles for Responsible Contract)
- OECD- Çok uluslu Girişimler için Rehber – Guidlines for Multinational Enterprises
- ISO 26000 Sosyal Sorumluluk Rehberi – Social Responsibility Guidance
Bu eğilimin bir etkisi olarak, çok uluslu şirketler ve tedarikçileri ile olan ticari ilişkilerinin yanında etik, sosyal, çevresel, cinsel eşiktik, ırkçılığa karşı, iş sağlığı ve güvenliği ön plana alan davranış kuralları oluşturmakta, politikalar, standartlar oluşturmaları beklenmektedir. Bu prensiplerin isimleri çeşitlilik göstermekle birlikte “Genel Sözleşme”, “Davranış Kuraları-Code of Conduct”, “İç Politika”, “Sosyal Sorumluluğa İlişkin Global ve Yerel İnsiyatif” gibi çeşitli başlıklar taşımaktadır.
Du Pont, 3M, AT & T, Xerox ve Procter & Gamble gibi bir numaralı işletmeler ürün tasarımı / planlama, süreç teknolojisi seçimi ve kalite yönetimi gibi operasyon stratejisi ve özel kararları barındıran çeşitli entegre çevre politikaları ve programlarına sahiptir Örneğin, IBM’in çevre politikası, “IBM bütün faaliyetlerinin çevresel etkisini minimuma indirecektir. İşletme yönetimi çevreye zarar vermemek konusunda sürekli olarak dikkatli olacak ve doğal kaynakları korumanın yollarını arayacaktır.” şeklindedir
Bu kuralları da yaptıkları ticari sözleşmeler vasıtası ilke tedarikçilerine ve iş ortaklarına kabul ettirdikleri, uymayı taahhüt etikleri ve denetledikleri sözleşmese yükümlülükler ortaya çıkmıştır.
Bu sözleşme hükümlerine “Sustainability Clauses ( SCs)- Sürdürülebilirliğe İlişkin Şartlaı” ifadesi kullanılmaktadır. Bu maddeler Genel Sözleşme, yukarıda da belirtildiği gibi ticari sözleşmelerin içine konulmakta, ekonomik, sosyal ve çevresel konularında belli standartları uymayı taahhüt eden ancak sözleşme konusu ürün/hizmet ve ilişkinin niteliği ile doğrudan ilişkisi olamayan hak ve yükümlülükleri düzenlemektedir. Örneğin;
The Supplier hereby undertakes to manage its activities in compliance with all principles, values and commitments as expressed in the “Value and Ethical Code” in the “ Code of Conduct” and the ;Policy about “ Social Responsibility for Occupatinal Healty, Safety and Rights, and Environment, publicly adopted by the Company. In addtion the Supplier undertakes to use the material resourse responsibility in order to achiave sustainable growth that respects the environment and the rigths of future.
Tedarikçi, faaliyetlerini “Değer ve Etik Kode”, “İşyeri Sağlık ve Güvenlikline İlişkin Sosyal Sorumluluk Politikası”, Şirket tarafında kabul edilmiş Çevre Politikasına belirlenen ilke, değer ve taahhütlere uygun olarak yürütmeyi yükümlenir. Ek olarak Tedarikçi sürdürülebilir kalkınmanın başarılması için çevreye saygı duymayı ve gelecek nesillerin haklarını temin edilmesi için kaynaklarını sorumlu şekilde kullanacağını kabul eder.
Bu tür sözleşme maddeleri uluslararası ticari sözleşmelerde çok sık görüyorum. Ancak bu maddelere aykırılığın veya uygunsuzluğun sonuçları ile ilgili olarak taraflar pek vurgulanmamakta ve yaptırıma bağlamaktadır. Bu gerçek karşısında SCs ihlal edilmesinin uluslararası ticaret hukukunu açısından sonuçları ne olabilir sorusu aklımıza gelmektedir ?
Bu döngüsel ekonomiye geçiş aşamasında bu soruya teorik olarak CISG madde 35 kullanılması ve sözleşmeye aykırılığın sonuçlarında çerçevesinde bir çözüm aranmaktadır. Bu madde uluslararası satım sözleşmesine konu olan ürünün paketlenmesine, niteliğine, teslim zamanına, ve miktara ilişkin sözleşmeye aykırılıklar için dizayn edilmiş bir kural olmasına rağmen Özellikle CISG Danışma Komitesi’nin görüşlerinden ve akademik yayınların etkisi CISG 35 maddesi SCs klozlarının sözleşmelerin ihlaline uygulanacabileceği görüşü hakimdir. Tabi Bu konu ile ilgili olarak ikili bir ayrıma gitmenin faydası olacaktır:
- Taraflar SCs klozlarına aykırılığın sözleşmeye esaslı şekilde ihlali olacağı konusunda bir anlaşmaları var ise bu durumda aykırılık sebebi ile sözleşmeyi feshi edilmesi hukuken mümkündür.
- Taraflar SCs klozlarına aykırılığın sözleşmeye esaslı şekilde aykırı olacağı yönünde bir anlaşmaları yok ise CISG 35’de gösterilen bedel indirimi gibi taleple karşılaşması mümkündür.
Tazminat talebi ile ilgi olarak tablo daha da karmaşıktır. SCs klozlarına aykırı veya ihlalin yarattığı zarar öngörülebilir değildir ve ölçülebilir bir zarar olmadığı için nasıl hesaplanacaktır ? Bu konu ile ilgili olarak soyut kuralların konulması yanında aşağıdaki hususlarında dikkat edilmesini tavsiye ediyorum:
- SCs klozları sözleşmeye konulmuş ise klozun tabi olduğu kural ve ilkeler ile ilgili olarak bir bilgilendirme yapın veya isteyin.
- SCs klozlarını doğru işlemesi için mutlaka bir periyodik denetim yapılmasına için hak ve yükümlülükler düzenleyin. Denetimin olumsuz çıkması halini Esaslı ihlal olarak düzenleyip düzenleme hususunu düşününün.
- Ürünün ülkenin tüketicilerin ve tedarikçinin durumuna göre SCs klozlarının ihlalini sözleşmenin esaslı ihlali olarak düzenleyin ve bunu karşı tarafa bildirin.
- İhlale ilişkin olarak bir götürü tazminat belirleyin gerekir ise bunu teminat mektubuna bağlayın.
- Açılmış, Bitmiş zararı hesaplanmış bir dava var ise bu davanın kararından mutlaka faydalanın. Örneğin, haksız rekabet, haksız reklam, tüketiciyi yanıltıcı beyan. Birleşik Devletlerde WW marka araçlar “Temiz Dizel” sloganı ile satılmıştır. Bu araçlar temiz dizel olarak tanıtıldığı için tüketicilerin 6.000 $ ilave bedel alınmıştır. Dizel Skandalı ile ilgili olarak Federal Soruşturmanın başlamasının ardından tüketiciler haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile davalar açmışlardır.
Sonuç olarak, dış ticarete özellikle ihracata odak noktasına alan şirketlerimizin bu konuya çok özel önem vermesini tavsiye ediyorum. Sürdürülebilirlikle ilgili şartların yanında, yeşil mutabakat ve döngüsel ekonominin gerektireceği daha pek çok ilave şart ve yükümlülüğün uluslararası ticari sözleşmelerde yer bulması yakın gelecekte kaçınılmaz olacaktır. Sıradaki yazımda da bu geniş çerçeveli konuya bir giriş yapacacağım.
“Döngüsel Ekonomiye Geçişte Son Virajlar: Uluslararası Ticaret Sözleşmelerde “Sürdürülebilirlik Klozları”, yazısı ile ilgili merak ettikleriniz ve verilen hizmetler hakkında daha detaylı bilgiler almak için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.