Akreditif Almanca’dan dilimize girmiştir. İngilizcesi “Letter of Credit” olarak ifade edilmektedir. Akreditif kabaca, bir bankanın itibarını ve güven müssessi olmasını ortaya koyarak belgeler üzerindenyapacağ inceleme sonucanda bazı koşullarda mücerret borç üstlenmesi ve ödeme tahhüt altına girmesini ifade eder. Akreditifler, Milletlerarası Ticaret Odasının yayınladığı 600 sayılı “Akreditiflere İlişkin Birörnek Usuller ve Uygulama Kuralları” broşürüne tabidir. Bu kurallar yasa, uluslararası anlaşma olmayıp tarafların anlaşması sonucu uygulamaya konulmaktadır.
Başlangıçta ifade etmek gerekir ki kural olarak Akreditif satıcı ve alıcı arasında bir sözleşme ilişkisi oluşturmaz. Akreditif uluslararası ticari sözleşlerin içinde bir parça olan ödeme yöntemlerinden bir tanesini ifade etmektedir. Ancak dış ticaret ile uğraşan ihracatçılarımız ne yazık ki çok tehlikeli ve riskli bir şekilde akreditif ilişkisini aralarında bir sözleşme olarak kullanma eylimindedirler.
Eğer açık ve anlaşılır bir satış sözleşmesi yapılmaz veya yapıldığı halde bile Akreditif ilişkisi bu sözleşmeye uyugun olarak kurulmaz ve yönetilmez ise hem alıcı hem satıcı büyük risklerle karşı karşılaşılır.Aşagıda bu risklerin bazılarını sizinle paylaşıyoruz:
- 600 Sayılı satıcıyı Alıcıya göre daha çok korumaktadır.
Diğer bir ifade ile Akreditif konusu belgelerin bankaya ibrazının ardından örneğin sahte çıkması, belgelerin yetkisiz kişilerin imzalaması gibi hallerde, amir, AKREDİTİF bankasına ödeme yapmak zorunda kalacak, sadece ihracatçıyı dava edebilecektir.
- Bankanın Rezerv Koyması Basit Bir Olay Değildir :
Akreditif Belgelerin incelenmesi ve akreditif mektubuna uygun olmasını aramaktadır. Bu uygunluk sağlanmadığı takdirde bankalar rezerv koymaktadır. Rezerv koymanın anlamı, bankanın artık ödeme taahüdünü kadırmasıdır. Firmalarımız bunu 100- 200 $ öder kaldırtırız demektedir. Ama rezerv verme bundan daha büyük bir anlam ifade etmektedir.
- Akreditif İşlem Konusu Ürünlerin Fiziki Varlığı ile İlgilenmez:
Alıcı belgelerin AKREDİTİF koşullarına uygun olması halinde sözleşme konusu malların, cinsi, kalitesi, miktarı, vs ancak malların gümrükten çekilmesinden sonra anlaşılmaktadır. Anlaşılan malın gönderilmediği iddia ile AKREDİTİF bankasının, varsa teyyit bankasının ödemesi durdurulamaz. Bu bağlamda akreditifiten öte işlem konusu ürünlerin hak ve yükümlülüklerini düzenleyen bir ticari satım sözleşemesi yapılmalıdır.
Örneğin, İsviçre Federal Mahkemesi bir kararında “ bankalar açısından, belgelerle mallar arasında hiçbir ilişki yoktur. Mal ile ilgili Sözleşme hükümlerinin tamamen yerine getirildiğinin ispatı halinde dahi, AKREDİTİF uygun olmayan belgeler kabul edilmeyecektir. Amir AKREDİTİF bankasına ödemek zorunda kalacağı meblağlar konusunda lehtara karşı dava hakkına sahip olacaktır.
- Belgelenin Sadece İçeriğine Bakılır
AKREDİTİF bir taşıma belgesi, sigorta belgesi, veya ticari fatura dışında bir belgenin ibrazını istediği, fakat bu belgelerin kimin tarafından düzenleneceğini veya veri içeriğinin şarta bağlanmadığı takdirde, bankalar ibraz edilen belge içeriği bakımından AKREDİTİF istenilen belgenin görevini yerine getirdiğini gösteriyorsa ve ayrıca o belgeyi ibraz ettiği biçimde kabul edecektir. Örneğin, Kalite sertifikaları AKREDİTİF aksi belirtilmedikçe malların üreticisi tarafından verilse de kabul edilecektir
- Bir banka Belgelerin noktasına ve virgülüne kadar incelemesine rağmen, belgelerin şekli, yeterliliği, doğruluğu, Gerçek/sahte olup olmadığı Herhangi bir belgenin hukuki etkisi/sonucu dolayısıyla hiçbir sorumluluk ve yükümlülük üstlenmemektederi:
Örneğin, Birbiri ile olarak malın değerinin konişmentoda veya ticari faturada farklı döviz cinsinden para birimi ile gösterilmesi veya faturalı nakliye ücretinin önceden ödendiği belirtilirken, konişmentoda sonrada ödeneceği yer almış veya belgeler üzerindeki tarihlerin aynı işlemle ilgili olduğu hususunda tereddüt yaratacak ölçüde birbirinden farklı olması uyumlu olmayan ve birbirleri ile çelişkili belgelere bankalar derhal rezerv koyarak ödeme tahhütlerini kaldırmaktadırlar.
Son olarak, Alıcı zamanında AKREDİTİF temin etmek yükümlülüdür. Bankaların arasındaki iletişiminden diğer bir idea ile Kontrolünün dışındaki olaylardan kaynaklanan gecikmelerden Banka değil Alıcı sorumludur.
Yukarıda kısaca ifa etmeye çalıştığımız Akreditif kaynaklı risklere karşı çözüm amaçlı tavsiyelerimizi aşağıda sıralıyoruz:
1) Alıcıya Sözleşmede açıkça bir AKREDİTİF Açma yükümlülüğü Belirlenmelidir
Öncelikle Taraflar anlaşıp satım sözleşmesi imzalamışlarsa bu sözleşmede aksine bir hüküm yok ise alıcının AKREDİTİF açmaması satıcının teslim borcunu etkileyen bir durum değildir. Bu çerçevede AKREDİTİF ödeme yöntemi olarak kabul eden ilişkilerde alıcının bu yükümlülüğünün iyi tanımlanmış ve açık şekilde düzenlenmesi tavsiye edilmektedir. Bu yükümlülüğün iki yansıması vardır:
- a) AKREDİTİF sözleşmenin kurulması için bir önşart mı ?
AKREDİTİF Sözleşmenin kurulması için bir Önşart olarak dizayn edilmiş ise AKREDİTİF açılmadığında sözleşme kurulmadığın alıcı ve satıcının zararlarından sorumluluğu değildir.
- b) Akreditif Satıcının teslim yükümlülüğünün başlaması için Condition Precendent –takili/erteleyici şart mı ?
AKREDİTİF Sözleşme kurulduktan sonra satıcı açısından yükümlülüklerin başlaması için takili/erteleyici şart-Condition Precendent olarak dizayn edilmiş ise AKREDİTİF açılmadığında sözleşme kurulduğundan alıcı satıcının zararlarını karşılama yükümlülüğündedir.
Sonuç olarak Akreditif ile çalışma başlamadan önce bu Akreditifin açma yükümlülüğünün bir ön şart mı yoksa takili/erteleyici bir şart olduğu konusunda malın ve ticari ilişkinin doğasına göre bir tespit yapılmalı ve yaptırıma bağlanmalıdır.
2) Alıcıya Sözlemede AKREDİTİF açılışı ile olarak Satıcı ile İşbirliği Yapma Yükümlülüğü Yüklenmelidir
Sözleşme gereği Alıcının taşımayı organize ettiği teslim şekillerinde alıcı ve satıcı arasındaki işbilirliği ve bilgi akışı çok önemlidir. Bu tür ilişkilerde Alıcı geminin ismini, taşıcıyı veya taşıma işleri komisyoncusunu bildirmediği için AKREDİTİF açılsa bile bu yükümlülüklüklerini ihlalden sorumlu olabilir.
İkinci olarak, alıcının ürünleri incelendiğinde veya gözetim şirketine incelettirdiğine dair bir belge veya bildirim AKREDİTİF şartları arasında olabilir. Bu gözetim ve incelemeyi yaptığına rağmen böyle bir belge verilmez veya imzalamaz ise yükümlülüğü ihalalden sorumlu olur.
3) AKREDİTİF tipinin sözleşmede düzenlenmesi gereği
Dış ticaret ile ilgili olarak inceldiğimiz sözleşmelerde genellikle basit bir AKREDİTİF açacaktır ifadesi ile yetinildiği görülmektedir. Bu uygun bir sözleşme maddesi değildir. Sözleşmede AKREDİTİF tipi ve nitelikleri ayrıntılı düzenlenmelidir. Aksi taktirde alıcı alelade bir AKREDİTİF açarsak yükümülülüğünü yerine getirdiğini iddia edip satıcı tarafa ciddi sıkıntılı durumlara düşebilir.
4) CIF ve FOB teslim şekillerinde sözleşmelerdeki AMBIGOUS CLAUSES-Belirsiz Hükümlerin farkında olunması Gerekir
Öncelikle CIF ve FOB teslim şekilleri modern çağa uygun teslim şekillderi değildir. Çünkü bu klozlar tek bir aracın kullanılarak teslim yükümlülüğünün ifa edilmesini üzerine kurulmuşlardır. Ancak günümüzde birden fazla araç birden fazla şekilde kullanırlan teslim ifa edildiği için bu çağdaBu klozların kullanılmaması, kullanılcak ise çok dikkat olunması tavsiye edilmektedir.
Bu bağlamda, Sözleşmelerde 10 gün/birkaç hafta önce gibi ifadeler kullanılabilir. Bununlara ambigous clauses-belirsiz ifadeler denilmektedir. İlişkiler bozulduğu takdirde alıcı bu belirsizlik klozlarına dayanarak AKREDİTİF açmayabilir veya açmaktan kaçınılabilir. Bu belirsiz klozlar ticari hayatın parçası olmakla birlikte taşıdıkları riskler farkında olunarak ticari faaliyet yapılmalıdır.
AKREDİTİF açılma süresinin hemen veya bildirim üzerine belli bir gün sonrasında sözleşmede açıkça düzenlenmesi tavsiye edilir.
CIF teslim şeklini kabul eden sözleşmelerde AKREDİTİF açılma tarihi ve Akreditif süresi kesinlikle özelleştirilmelidir. Ancak yükleme tarihi veya periyodu esnek şekilde belirtilebilir.
FOB teslim şeklinde ise bazı hallerde alıcı teslim zamanını belirleyebilir. AKREDİTİF alıcı tarafından yükleme tarihinden makul bir süre önceki tarihe açılmalıdır.
5) Alıcının Yükümlülüğü Alıcının Akreditif Açma Yükümlülüğünü Yerine Getirmemesinin Sonuçları
Satıcı ile Alıcı arasındaki sözleşmede bazen “Time is essence”-Kaybecek vakit yok- Vakit nakittir isimli klozlar konulmaktadır. Bu şartların amacı alıcı ve satıcı arasındaki kararlaştırılan terminlere uyulmamasının ihtara gerek kalmaksızın sözleşminin feshinin taleb edilebileceği anlamına gelmektedir. Akreditif açılması ile ilgili olarak bu tür bir kloz ise korunmuş yükümlülük altına girilecek olursa akreditif açmak için tahhüt edilen sürenin geçirilmesinin ardından sözleşme fesih edilip alıcıdan zararlar talpe edilebilir. Ancak uygulamada genel kabul gören kural makul bir süre AKREDİTİF açılması için beklenesi, Akreditif açılmadığı zaman zaman Alıcıya ihtarda bulunularak ek süre verilmesi, ek süre içinde gene açılmaz ise sözleşmeyi fesih edilmesidir.
Satıcının Korunması İçin
- Satıcının bir satış sözleşmesi yapmalarak satım koşullarını açıkça tanımlaması.
- AKREDİTİF şartlarının banka ve taşıma işleri komisyoncusu ( freight forwarder) tarafından gözden geçirilmesi şartların karşılanabilir olması ve gecikmelere mahal vermemek açısıdan önemlidir
- Ürünlerin tanımı kesin ve açık yapılmalıdır. Sözleşme konusu her belgede aynı tanım kullanılmalıdır.
- Satış sözlemelerinde ihracat limanı belirtilmelidir.
- Yükleme tarihi ile AKREDİTİF süresi arasında bir esneklik oluşturulması ve en az 45-60 gün süre verilmesi.
- Sigortalama işlemleri kimin yapacağı düzelenmelidir. CIF teslim şeklinde bu durum çok önemlidir.
- AKREDİTİF metninde navlun ödeyip ödenmediği, sevkiyat yeri, taşıma şekli belirtilmesi önemlidir.
- Satıcının kendi çalıştığı bankasına AKREDİTİF ihbar edilmesi kredi kanalının büyümesi konusunda önemlidir.
- Satıcının kendi ülkesinde bir bankanın teyyini istemesi güvencede hissetmesi açısından önemlidir.
Alıcının Korunması İçin
- Alıcının satış sözleşmesi yapması
- AKREDİTİF ödenmesinin bağımsız gözetim şirketlerinin raporuna bağlanması.
- Stand by AKREDİTİF ile satıcının satış sözleşmesi şartlarına uyması sağlanabilir.
- Nakit yeriene vadeli poliçe verilebilir.
- Onay şartlı satım sözleşmesi yapılabilir.
- Lehtar, başka bir ülkedeki alıcıya karşı, kendini korumak istiyorsa ayrıca kendi ülkesindeki bir bankanın AKREDİTİF teyit etmesini isteyecek, böylece ihtilaf halinde alıcının ülkesindeki bankalara, hukuka ve mahkemelere başvurmak zorunda kalmayacağını gibi o ülkedelerin örneğin dözviz kısıtlamalarından etkilenmeyecektir.
- Bazı hallerde bankalar teyyidi sadece ürün bedeline vermektedir. Teyyidin sigorta ve navlunda kapsadığından emin olunmalıdır.
- Bu konuda ikinci bir güvence AKREDİTİF bedelinin belli oranında, ihracatçının malların satış sözleşmesine uygun olduğunu garanti eden bir teminat mektubunu verme yükümlülüğünün AKREDİTİF belgeleri arasında yer almasıdır.
“Akreditif: Satıcı ve Alıcı Arasındaki Bir Sözleşme midir ? Taşıdığı Riskler ve Çözüm Önerileri Nelerdir?”, yazısı ile ilgili merak ettikleriniz ve verilen hizmetler hakkında daha detaylı bilgiler almak için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.
[…] işleminin bağımsız bir ticari işlem olduğunun altını çizdikten sonra (bu konuyla ilgili Akreditif: Satıcı ve Alıcı Arasındaki Bir Sözleşme midir ? Taşıdığı Riskler ve Çözüm … yazımı da okumanızı tavsiye ederim) İthalatçı ile Güney Koreli satıcı arasındaki […]